Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesi liderlerinden.
DOĞU TÜRKİSTAN/MOĞOLİSTAN
Altay’ın Köktogay bölgesi Öndirkara mevkiinde doğdu. Kazaklar’ın Orta
Cüz-Kerey-Abak Kerey-Cantekey-Molkı-Aytuvgan boyuna mensuptur. Babası İslâm
Bey, annesi Ayça (Kayşa) Hanım’dır. Çocukluk yıllarında dinî dersler aldı.
Gençliğinde gerilla savaşını Böke Batur’dan öğrendi. 12 Şubat 1940’ta
Sarıtogay’da Akit Hacı Camii’ne yapılan saldırılar üzerine İris ve Esim Han
liderliğinde Çinliler’e karşı başlatılan protestolara katıldı. Çinli yetkililer
İslâm Bey’den silâhların toplanıp teslim edilmesini isteyince Osman Batur
babasının ısrarına rağmen silâhını teslim etmedi ve “Bugün silâh veren yarın
canını da verir, istiyorlarsa gelip alsınlar” dedi.
Osman Batur’un dağa çıkması Çinliler’in vereceği karşılık yüzünden ilk
başlarda halkın tepkisine yol açtı. Fakat yaşanan olaylar onu halk arasında
destanlaştırdı. Şerdiman, Nimetullah ve Nabi adlı çocukları da 1941’den
itibaren istiklâl mücadelelerine katıldı. Urumçi idaresinin 5 Temmuz 1940’ta
Altay’da Ruslar’a maden arama izni vermesi isyan ateşini alevlendirdi. 10 Mayıs
1941’de Osman Batur’un emriyle Altay’da görevli birçok Rus kurşuna dizildi.
Ekim 1941’den itibaren millî ayaklanmanın liderliğini kendisi üstlendi.
Çinliler ve Ruslar bu isyanı bastırmak için bütün güçlerini seferber ettilerse
de bir sonuca varamadılar. 1942’de Moğolistan ve Sovyetler Birliği’nden yardım
alan Osman Batur, Mart 1942’den Nisan 1943’e kadar hükümet askerlerine baskın
yaparak düşmana büyük zayiat verdirdi. Bunun üzerine ikinci hanımı, üç oğlu ve
beş kızı hapse atıldı. Tek erkek kardeşi Delilhan İslâmoğlu da 1942’de
katledilmişti. 1943 yılı baharından itibaren Rusya, ihtilâlcileri desteklemeye
karar verdi. Mayıs 1943’ten itibaren Osman Batur’a faaliyetlerini genişletmesi
için cesaret verdi. O da hazirandan sonra birçok zafer kazandı. Bu savaşlar
Mart 1944’e kadar devam etti. Hür Altay / Erikti Altay teşkilât divanı 22
Haziran 1943’te Bulgun’da yaptığı bir törenle Osman’a “Han” rütbesi ve
kahramanlıklarından dolayı “Batur” unvanı verdi. Ardından daha güçlü bir
şekilde Urumçi ile mücadeleye devam etti. Moğolistan Devlet Başkanı Çoybolsan’a
heyetler gönderip silâh alımı konusunda anlaşmaya vardı. Çatışmalar Aralık
1943’te şiddetlenince yapılan toplantıda Osman Batur başkumandan seçildi.
Ocak 1944’ten itibaren Moğolistan’ın yaptığı yardımlar Osman Batur’un Çin
birliklerine karşı başarısında etkili oldu. Çoybolsan, şubat ayında Alatöbe
(Alatepe) mezrasında ilk defa Osman Batur ile buluştu. 16 Mart’ta Kazaklar’ın
efsanevî lideri Canbeg’in sancağı çıkarılarak tören yapıldı. Çin birliklerinin
boşalttığı yerler Osman Batur’un kontrolüne geçti. 9 Nisan’da Bulgun’da Osman
Batur, Çoybolsan ve Rus asıllı kumandan Macik bir görüşme yaptı, 16 Nisan’da
düzenlenen toplantıda bağımsızlık elde edilinceye kadar mücadeleye devam
edileceği açıklandı. Haziran ayında savaş Altay’ın diğer bölgelerine de
yayıldı. Bu gelişmeler üzerine Urumçi idaresi Altay’a kesin taarruz yapmayı
kararlaştırdı. İki taraf arasında muhtemelen temmuz ayında vuku bulan savaşlar
on beş gün kadar sürdü ve Çin askerî birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı.
Osman Batur’un Altay’daki başarıları Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerinde de
etkisini gösterince İli’de (Kulca) Ali Han Töre liderliğinde büyük bir
ayaklanma başladı. Bu hareketin başarıya ulaşmasıyla Kulca (Gulca) Doğu
Türkistan Cumhuriyeti kuruldu ve Ali Han cumhurbaşkanlığına getirildi. Bu
devleti ilk tanıyan Osman Batur oldu. Daha sonra Üç Vilâyet İnkılâbı diye
bilinen İli ihtilâli, Doğu Türkistan tarihinde benzeri olmayan bir olay diye
nitelendirilir. Osman Batur 7 Ekim 1944’te Kulca idaresi tarafından Altay
valiliğine tayin edildi. Bunun üzerine Çinliler, Osman Batur’un on sekiz
yaşındaki kızı Kabiyra ile on dört yaşındaki oğlu Baydolla’yı anneleri Mamey’in
gözü önünde hunharca katlettiler. On bir yaşındaki oğlu Kariy ve dokuz
yaşındaki kızı Sapiyan’ı da 20 m. derinliğindeki bir kuyuya attılar.
Evlâtlarına yapılan bu muamele karşısında Mamey intihara teşebbüs etti.
Osman Batur 1945’te Uluttu Korgav Uyumu’nu (Ulusu koruma teşkilâtı) kurdu.
6 Eylül’de yapılan bir törenle Altay halkının savaşı kazandığı ilân edildi.
Moğolistan ve Sarsümbe’deki Rus konsolosu, Osman Batur’u tanıdıklarını
bildirdi. Doğu Türkistan Millî Ordusu’nun Manas’a gelmesi üzerine Çin askerleri
ateşkes ilân edince İli liderleri elçilerini Urumçi’ye gönderdi. Barış
görüşmeleri 14 Eylül’de başladı. Müzakereler neticesinde Çin ve Kulca
hükümetleri arasında anlaşma imzalandı (2 Ocak 1946). 1946’da Ali Han Töre’nin
ortadan kaybolması üzerine karışıklıklar alevlendi. Osman Batur, Kulca
yönetiminden yüz çevirdi. Hükümete karşı olan güvensizliği yüzünden bütün
görevlerinden alınınca Kulca ile irtibatını kesti. Eylülde Tayankol’a yerleşti.
Bir taraftan Kulca yönetimine karşı direnişe geçerken diğer taraftan Urumçi
idaresiyle gizli görüşmeler yaptı.
Ülkede Sovyet tesirinin artması üzerine merkezî hükümet, 19 Mayıs 1947
tarihinde Xin-jiag eyalet hükümeti başkanlığına Mesut Sabri Baykozi’yi getirdi.
Haziran 1948’de Baykozi, Osman Batur’u Urumçi’ye davet etti ve tekrar Altay
valiliğine atadı. 10 Haziran’da Urumçi’ye giden Osman Batur halk tarafından
sevgiyle karşılandı. Ertesi yıl Doğu Türkistan, Komünist Çin işgaline uğrayınca
Osman Batur, Milleti Yükseltme Cemiyeti’ni kurdu. Gelişmelerden rahatsız olan
Doğu Türkistan’daki müslüman Türk liderleri düzenledikleri bir toplantıda dış
ülkelere göç etmeye karar verdiler. Canımhan Hacı 11 Eylül’de Urumçi’yi
terkederek Osman Batur’la buluştu. Kazak halkı eylül ayından itibaren silâhlı
mukavemete devam etti. 17 Eylül’de Osman Batur valilik görevinden alındı ve
yakalanması için üzerine birlikler sevkedildi. O da komünist birliklerine karşı
altı ay kadar gerilla savaşını devam ettirdi. 26 Eylül 1949’da genel vali
Burhan Şehidî ve kumandan Tao ülkenin savaşsız Komünist Çin’e teslim edildiğini
ilân etti. Çin karşısında tutunamayacağını anlayan Osman Batur yanında kalan az
sayıda adamıyla birlikte 28 Ağustos 1950’de Makay’a çekildi.
Komünist birlikleri Osman Batur’un yakalanması için 8. Kızılalay’ı
görevlendirdi. Dunkuang’daki 8. Kızılalay 10 Şubat 1951’de Kayız’a hareket
etti. Osman Batur son savaşını yaptığı Kayız’da 17-18 Şubat gecesi Çin Kurtuluş
Ordusu’na esir düştü. 21 Şubat’ta Dunkuang’a, oradan 16 Mart’ta Urumçi’ye
götürüldü. Ağır işkencelerden sonra idama mahkûm edildi. İdam kararı infaz
edilmeden önce Urumçi sokaklarında dolaştırıldı. Kızı Azapay’ın da esir olarak
çalıştırıldığı bir elbise imalâthanesine götürüldü. 29 Nisan’da kurşuna
dizildi. Halkını özgürlüğe kavuşturmak için mücadele veren Osman Batur’un
birçok yönüyle Şeyh Şâmil’e benzediği söylenebilir. Doğu Türkistan’ın hürriyet
ve istiklâl mücadelesinde Osman Batur’un seçkin bir yeri vardır.
ÖMER KUL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder